5 Şubat 2008 Salı

YOGA

Tam onbir yıldır yoga yapıyordu Atilla. Artık olduğunu hissediyordu. Hoca eşliğinde çalışmayı bırakmış, kendini bazı önemli numaraları gerçekleştirmeye adamıştı. Şu anda meditatif pozisyonda bağdaş kurmuş, derin derin nefes alırken de bir türlü gerçekleştiremediği bir şeyin peşindeydi. Sıçrama. Bazı ustaların yerden iki metreye kadar havalandığını biliyor, kıçı bir santim bile oynamadığı her seferinde müthiş bir ümitsizliğe kapılıyordu. Bir yıldır her gün, sadece bu numarayı çalışmak onu psikolojik açıdan bayağı bir yorsa da yine kapanmıştı işte odasına. İki saattir, müthiş bir konsantrasyonla ağırlığını ortadan kaldırmak için uğraşıyordu. Ve aniden, onu sarsan bir şeyler hissedince içi pırpır etti. Tam karnında, evet, büyük bir güç birikmesiydi bu. Odaklandı ve heyecandan kesintiye uğrayan soluklarının denetimini yine ele geçirdi. Bir şeyler olduğuna emindi artık. Enerjinin yoğunluğunu algılamamak imkansızdı.
Ve birden, müthiş bir hızda havaya fırladı.
Tavana geçivermiş, patlayan kafasından kanlar boşanırken, kırık boynuyla tekrar yere düşmüştü.
Nefes onu terketmişti.
Yani ölüydü...

Hiç yorum yok: