5 Şubat 2008 Salı

TÜRBE

Mahalle arasında, daracık bir odadaydı Susuz Evliya’nın yatırı. Saat yediye geliyordu ve Nevin hanım türlü işten sıyırtıp anca gelebilmişti oraya. Elleri yüzünde, oğlunun üniversite sınavını kazanması için dua ederken birden arkasında bir tıpırtı duydu. İçinde yeşeren ürpertiye uyup hızla dönerek baktı ve beyaz sakallı, zararsız görünüşlü yaşlı bir adamın kapıyı açıp içeriye girdiğini gördü.
“Kapatıyoruz hanım,” dedi adam.
“Ama, biraz dua edecektim,” dedi Nevin hanım.
“Yarın gelin,” dedi yaşlı tok sesiyle, yüzünde en ufak bir tebessüm olmaksızın ve ilerledi yatıra doğru. Sonra bekledi kadın dışarı çıksın diye. İtiraz etme fikri uçup gitti Nevin hanımın aklından. Tıpış tıpış dışarı çıkıp bir yirmi metre yürüdükten sonra anca geri döndü düşünceler. Dönüp türbenin kapısına baktı. Adam niye içerde kalmıştı ki? Orada ne yatacak ne de oturacak bir yer vardı. Temizlik mi yapacaktı akşam akşam? Merak arkasından yaklaşıp dürtükleyiverince çabucak geriye döndü. Üstteki camdan içeriye bir göz attı. Elini ağzına götürdü sonra hayal kırıklığına uğramış gibi. Bir kez daha baktı ardından. Kimse görünmüyordu. Çekinerek çevirdi kapının tokmağını. Ses gelmeyince içeriye attı adımını. Kocaman gözleriyle bir daha gözden geçirdi daracık yeri. Allah Allah, diye mırıldandı. Nereye gitmişti bu adam canım? Sonra birden aklına düştü o garip fikir. Olabilir miydi? Yatıra girip orada uyuma edepsizliğinde bulunabilir miydi bir insanoğlu? Hem de öyle yaşlı bir zat. Bu soruya cevap bulmadan şurdan şuraya gitmeye niyeti yoktu. Yavaş adımlarla yaklaştı. Kapağa elini dayadı bir. Sonra nefesinin daraldığını hissetti. Heyecan gittikçe artıyor, baş örtüsünün altı terle doluyordu. Daha fazla bekleyemeyecekti. Adam oradaysa dışarı kaçar, hemen polisi çağırırdı. Ya da esnafı toplardı buraya... Ansızın tutup kaldırdı kapağı ve şaşarak durdu. Boştu içerisi. Ne bir insan ne de başka bir şey vardı.
Arkasında bir tıpırtı duydu o sırada. Tüyleri diken diken olurken hızla çevirdi vücudunu.
Yaşlı adam içeri girip baktı ona buz gibi. “Kapatıyoruz hanım,” dedi sonra.
Nevin hanım, adama çarpıp çarmadığını bilmeden delirmiş gibi dışarı attı kendini ve baş örtüsünü, ceketini, ayakkabılarını birer birer atıp yollarda koşturmaya başladı...

Hiç yorum yok: