Recai camiden içeri süzülüp namaz öncesi bir köşede gizlenmişti. Saflar sala verirken o tilki adımlarıyla ayakkabıların durduğu bölmeye doğru hareketlendi.. İşte yine başlamıştı o, mide asitini yükselten boktan heyecan. Belki iki yüzüncü kere giriştiği hırsızlık hala dizlerinin bağını çözebiliyordu. Daha önce ne yaptıysa onu yaptı. Alacağı sıcak bir kuru fasülyenin hayaliyle tedirgin, ilerledi. Kafasını uzatıp ortalığı kestikten sonra vücudunu yavaşça dışarı attı...
Ve şok yaş bir odun gibi patladı o küçücük beyninde!
Çeşit çeşit ayakkabının en sonunda 6 metreye 2 metre boyutlarında bir çift dev makosen duruyordu.!
Recai devrilmemek için kollarını iki yanda tutup yalpalayarak ilerledi. Ayakkabılığın yanında sallanarak durup eğildi. Bağcıklarını özenle çözdü ve ayakkabılarını oracığa koyup çıplak ayaklarla bir zombi gibi, bir daha hiç dönmemek üzere uzaklaştı gitti.
4 Şubat 2008 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder